FERHAN ALDEMİR – LİTVANYA

İki ay önce proje haberini aldığımda başlamıştı, ilk heyecanım. Acaba nasıl olacaktı, kimlerle ve ne ile karşılaşacaktım. İki ay boyunca, hiç durmadan proje hakkında düşündüm ve araştırmalar yaptım. Gitme günü geldiğinde, o gece heyecandan hiç uyumadığımı hatırlıyorum. Bizi almaya geldiklerinde, herkesin yüzünde gördüğüm o sıcacık gülüş bana; evet Ferhan seni çok güzel bir proje ve arkadaşlıklar bekliyor dedirtti, ki öyle de oldu. Ukrayna, İspanya, Litvanya, Ermenistan, Slovakya ve Türkiye. 6 farklı ülkeden farklı farklı insanlar bir aradaydık. İlk akşam yemeğimde İspanyol arkadaşlarımla birlikte aynı masada yer aldım, ta ki son güne kadar o masada hep birlikte yemek yedik, sohbet ettik, güldük, eğlendik farklı kültürleri öğrendik ve en güzeli ise birbirimizin farklı yönlerini dinlerken bunu saygı göstererek, yargılamayarak yaptık. Yemeğin ardından, konferans salonunda ilk oyunumuzu oynadık, sabahlara kadar muhabbet ettik. Ve ertesi gün ilk dersimize 9 gün boyunca ne yapacağımızla ilgili küçük bir oryantasyon ile başladık. Proje boyunca ‘Entreprenurship ve Social Business’ hakkında inanılmaz faydalı bilgiler öğrendik ve ileride gerçeğe dönüştürebileceğimiz girişimcilik fikirlerimizi beyin fırtınası yaparak geliştirme fırsatı bulduk. Kendimizin zayıf ve güçlü yönlerini görebileceğimiz SWOT analizi testi uyguladık ve zayıf yönlerimizin üzerine nasıl gitmemiz gerektiğini tartıştık. Proje faaliyetinin 1. günü, bizi rahatlatan oyunlarla bitirdik. Adapte olmam beklediğimden daha kısa sürede gerçekleşmişti. Çünkü herkes inanılmaz şekilde sevecen, güler yüzlü ve saygılıydı. Ertesi gün olduğunda bize ders veren yardımcımız tarafından hepimize 300 RTK (Riterio Krantas) (orada konakladığımız otelin adı) sahte para olarak verildi ve bizden gideceğimiz güne kadar paramızı arttırmamızı söyledi. Bunu ilk duyduğumuzda hepimiz birbirimize bakıp nasıl yapıcaz ki bunu demiştik. Ama aslında çokta kolay oldu. Çünkü elimizden gelebilen her türlü hizmeti paraya dönüştürerek sağlayabileceğimizi öğrendik. Ben ve arkadaşım bunu nasıl mı yaptık? Tabi ki de kültürümüze özgü Türk kahvesi ve lokumumuz ile birlikte.  Herkese Türk kahvesi ve lokum hizmeti sunarak yarışmayı 2. Olarak bitirdik. Günlerimiz dolu dolu, eğlenceli ve öğretici aktivitelerle geçiyordu. 5. günümüzde, şehir turu yapmak için kaldığımız yer olan Trakai’den Vilnius’a gittik. Şehrin güzelliği, yapısı, müzeleri sıcacık bir şekilde beni kucaklıyordu sanki. Panorama tepesine çıktığımızda, Litvanya’nın güzelliklerini bütünüyle gördük. Sonraki durağımız ise Litvanya’nın en büyük kütüphanesiydi. Hayatımda bu zaman kadar gördüğüm en mükemmel kütüphanelerden birisine gittim. Litvanya ile ilgili en çok şaşırdığım şey ise; karşıdan karşıya geçerken kendini yola attığında bütün arabalar durup sana yol veriyordu. Her koşulda trafik ışıkları olmadan yol hakkının yayalara olması şaşırdığım ve çok beğendiğim başlıca şeylerden birisiydi. Her geçen günümüz, paylaştıklarımızla çoğalıyordu. Hatta kendi şarkımızı bile yazmıştık, her gün söyleyip duruyorduk. Burada anlattığım aslında çok kısa bir süre gibi gözükse de inanılmaz bir bağ oluşturmamıza yetti de arttı bile. Hiçbirimiz geri dönmek istemiyorduk ve daha da ilginci, son gece halka oluşturup gitar eşliğinde şarkılar söylerken her birimizin ağlıyor oluşuydu. Evet, doğru duydunuz her birimiz birbirine sarılarak ağlıyorduk. Evet, dünya küçük, belki ilerde başka bir projede birkaç kişiyle karşılaşabiliriz ama bir daha hiç bir zaman 25 farklı insan bir araya gelemeyecek oluşumuzdu bizi asıl ağlatan. Dönüş yolundayken uçakta tek düşündüğüm tekrar 9 günü başa sarabilmekti. Ve hayatımın en güzel ilk projesi biterken şunu söyledim kendime; keşke bu kadar geç kalmasaydım ve bundan sonraki hayatımda bütün projelere katılabilmek için elimden gelen bütün çabayı göstereceğim.