Ümran Önal – POLONYA

Merhaba, ben Ümran Önal… Polonya’nın Czestochowa ilinde Avrupa Gönüllü projesi yapmaktayım. Burası çok küçük bir şehir ama çok sevimli. Ayrıca Polonya’nın ünlü yerleşim merkezlerine de çok yakın. Burası daha çok Polonya’nın din merkezi olarak biliniyor. Katolik insanlar özel günlerinde burayı ziyaret etmek için geliyor. Burada onlar için kutsal bir yer olan Jasna Gora adında büyük bir kilise var. Jasna Gora burada ki insanlar için Kâbe gibi bir şey. Özellikle yaşlı kesim çok dindar. Ve nerdeyse burada yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu 60 yaşın üzerinde, aynı zamanda oldukça sağlıklı ve bakımlılar. İnsanları çok sıcakkanlı ve yardımsever, her zaman yardımcı olmaya çalışıyorlar. Yolda yürürken insanların yüzlerine baktığınız andan itibaren sizinle konuşmaya başlıyorlar ve anlamadığınızı söyleseniz bile konuşmaya devam ediyorlar. Hele de Türkiye’den geldiğinizi söylediyseniz, önce gülümser sonra sizinle konuşmaya çalışır ve daha sonrada eski papalarının heykelini gösterirler. Ardından tekrar konuşmaya başlarlar. Yani sizi oldukça sıcak karşılarlar.
Burada insanlar birbirleri ile çok yüksek sesle konuşuyorlar ve kimse bundan rahatsız olmuyor. Başka bir adet ise her zaman heykellerinin önüne kandil ve çiçek bırakmalarıdır. Her sokak başında mutlaka bir heykele rastlıyorsunuz. Bu heykellerin önünde her zaman bir kandil vardır ve o kandil mutlaka yanıyordur. Onlar için çok önemli yerlerden biride mezarlıklardır. Oralara her zaman kandil koyuyorlar. Burada her akşam bütün mezarlıklar kandillerle aydınlatılıyor.

Ben Polonya da çok bilinen gençlik merkezinden birinde çalışıyorum. İsmi Mlodzieowy Dom Kultury. Çalıştığım kurumun burada iki tane binası var, bu yerler birbirinden farklı caddedeler. Katıldığım kurslara ve seçtiğim eğitimlerle çalıştığım yer bazen farklı olabiliyor. Yani gün içerisinde bazen kurumun diğer binasına gitmek zorunda kalabiliyorum. Ama burası; gerek aktiviteleri, gerek eğitimleri bakımından şehrin gözde eğitim merkezleri arasındadır.

Eğitim açısından dikkatimi çeken bir nokta da, tanıştım her öğrencinin ya ekonomi ya da teknik okul okuyor olması… Diğer bölümler burada hiç yaygın değil.

Çalıştığım yerdeki insanlar ve çalışanlar çok cana yakın.  Benimle sürekli ilgileniyorlar. Ben onlarla konuşmaya çalışırsam da bundan çok mutlu oluyorlar. İlk kez binadan içeriye girdiğimde biraz tuhaf hissetmiştim. Farklı bir ülkeden geldiğim için önce biraz tuhaf davrandıklarını düşünmüştüm, fakat zamanla alıştım. Onlar da bana alıştılar. İlk geldiğiniz günlerde bildiğiniz birkaç kelime ile iletişim kurmaya çalışıyorsunuz, bu çok zor da olsa çok eğlenceli oluyor. Önemli olan tek şey iletişim oluyor, bazen kelimeleriniz İngilizce ile başlayıp Lehçe ile devam ediyor bazen de tam tersi… Gerektiğinde ellerinizi kollarını mimiklerinizi kullanabiliyorsunuz. Çünkü nüfusun büyük çoğunluğu İngilizce bilmiyor. Çalıştığım kurumda sadece 3 kişi ile İngilizce konuşabiliyorum.

Bir de burada “ben Türkiye’den geldim” dediğiniz zaman insanlar mutlu oluyorlar. Geldiğimden beri Türkler hakkında kötü şeyler duymuş insanlarla karşılaşmadım. Hep olumlu tepkiler aldım. Gerek tanıştığım yeni arkadaşlarım olsun, gerek katıldığım derslerdeki eğitmenler olsun hepsinin düşünceleri pozitifti. Türk insanları ve Türkiye hakkında ufak da olsa bilgileri var. Bazı insanlar özellikle Türkiye’deki kızların eşarp taktıklarını ve bazı şeylerin yasak olduğunu düşünebiliyorlar. Milli kıyafet olarak eşarbı düşünüyorlar. Hatta fizik gibi fen bilimleri bölümlerinden mezun iseniz ilk sordukları soru “siz din ile yönetiliyorsunuz, nasıl oluyor da bilim ile ilgileniyorsunuz?” olabiliyor. Sonra siz anlatmaya başladıkça soruların cevaplarını sizinle buluyorlar. Sizinle konuşamaya başladıkça daha çok sorular ile karşılaşıyorsunuz ama şimdiye kadar tanıştığım insanlar ile konuşmalarım, fırsat olursa Türkiye’ye gitmek istiyoruz ile bitti.

Burada aileler çok bilinçli, küçük yaştaki çocuklarını hep bir şeylere yönlendirmeye çalışıyorlar. 3 yaşındaki çocuklarını aktivitelere getiriyorlar. Çalıştığım kurum aslında genç nesile hitap etsede çoğu aktivite çocukların gelişimleri üzerine. Aktivite olarak dans, seramik, İngilizce kursu, fotograf kursu, radyo iletişim kursu, piyano, gitar, grafik, resim, dikiş kursu, tiyatro, edebiyat, yüzme ve bunun gibi daha bir çok aktiveleri içermekte. Buraya gelenler katılmak istedikleri aktiviteleri kendileri seçebiliyorlar. Buraya ilk geldiğimde bir saat radyo iletişim dersine katılmıştım, çok eğlenceliydi. Aslında gitar dersine katılmak istiyordum ama gitar hocasının bütün zamanı dolu olduğu için sekreter hanım beni o derse farkında olmadan götürmüştü. Sonra fotoğraf dersine katıldım…Fotoğraf dersleri inanılmaz eğlenceli ve yararlı geçiyor; kendi yaşıtım olmayan bir çok insanla tanıştım. Birlikte buranın tarihi yerlerini gezip fotoğraflar çekiyoruz. Farklı teknikler öğreniyorum. Fotoğraf hocam Türkiye hakkında çok şey biliyor ve ziyaret etmek istiyor, onun dersindeyken konuştuğumuz konu genelde Türkiye hakkında oluyor. Bunun yanında İngilizce derslerine de katılıyorum. İngilizce derslerini bazen ben de anlatıyorum, onlarda bana Lehçe öğretiyor. Özellikle küçük yaş grubumuz var ve onlar benimle Lehçe konuşamadığım zaman dalga geçiyorlar, gülüyorlar.

Buraya ilk geldiğim zaman bir müzik enstrümanı çalmaya karar vermiştim. Buradaki genç nesil müzik ile yakından ilgileniyor. Ben de piyano hocası ile konuştum ve böylece piyano derslerine başladım. Yaklaşık 4 aydan beri piyano dersi alıyorum. Burada beni en çok mutlu eden şey piyano hocamın benimle konuşabilmek için gidip sözlük almasıydı. Sonra bir gün piyano hocam benden, yeni yılda piyano çalmamı istedi. Bu benim ilk konserim oldu, konserime katılan topluluk yaklaşık 50 kişiydi ama benim için çok büyüktü ve çok heyecan vericiydi. O heyecanı hiç unutamayacağım. Katıldığım bir diğer aktivite de modern dans ve salsa dersleriydi. Modern dans hocam İngilizce konuşabildiği için biraz daha kolay olmuştu benim için. Derslere başladıktan iki ay sonra da bir dans gösterimiz oldu. Oda yaşadığım ve unutamadığım en güzel günlerden birdir. Seramik dersine de katılıyorum. Aslında bu derse katılmamın nedenlerinden biri seramik hocasının beni her gördüğü yerde “ne zaman derse katılacağım” diye sormasıydı. Çok iyi yüzme bilmeyen birisi olarak yüzme havuzunun olması da büyük bir avantaj oldu benim için, burada yüzme dersleri de alabiliyorum. Şimdiye kadar katıldığım aktiviteler sadece bunlar değil. Bazen diğer okullara gidip öğrencilere ülkemiz hakkında sunum yapıyoruz, koordinatörümüz bu konulara çok önem verdiği için genelde boş zamanımız olmuyor. Küçük bir yer olmasına rağmen sürekli aktiviteler, eğlenceler, kutlamalar, toplantılar, eğitimler oluyor.

Yaşadığım yer hakkında kısaca bilgi vereyim. Üç tane Türk arkadaşım, 3 tane alman, bir tane Fransız arkadaşım var. Fransız arkadaşım Angie, bana Fransızca dersi veriyor. Onun sayesinde Fransızca öğreniyorum. Koordinatörümün kardeşinden de özel Lehçe dersi alıyorum. Buradaki bütün gönüllülerin kendilerine ait özel yabancı dil eğitmenleri var. Kaldığımız yer bir yurt ama kendimize ait odamız, mutfağımız, banyomuz, internet bağlantımız var. Herhangi bir problem olduğunda koordinatörümüzü arayıp ona her şeyi anlatabiliyoruz. Sorunlarımıza ellerinden geldiğince yardım ediyorlar. Otobüs kartlarımız var ve gün içinde istediğiniz yere bedava gidebiliyoruz. İmkanlarımız çok iyi.

Yaklaşık 5 aydır buradayım, bu beş ay içinde bile bir çok şey yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Hiç mi problemlerim olmadı elbette oldu, beklentilerinizi ne kadar aşağı çekerseniz bir yere adapte olmanız o kadar kolaylaşıyor. Bunun her şey için geçerli olduğunu düşünüyorum. Benim için en kötü şey yemek problemi olmuştu. Burada taze sebze bulamak çok zor. Ayrıca hava inanılmaz soğuk. Ekim ayında ilk kar yağmıştı. Fakat Türkiye’de yapmak için çok para ödemem gereken birçok şeyi burada gerçekleştirme şansı buldum. Burada eğitim için çok para harcaman gerekmiyor. Kurslar dahil olmak üzere bir çok şey çok ucuz. Bir çok alanda ilk deneyimlerimi burada yaşadım. İlk buz pateni yaptım, ilk kez konserim oldu, ilk kez gösteriye çıktım, bir çok insan ile tanışma fırsatım oldu. Bir sürü yeni arkadaş edindim, İngilizce mi geliştirdim, yeni iki tane dil öğreniyorum. Değişik ülkelerden bir çok insanla tanışma konuşma ve kendi kültürümü tanıtma fırsatı yakaladım. Onların kültürleri, yaşayışları, dinleri hakkında bir çok bilgi edindim. Aslında bütün bunlar bana sunulmuş çok güzel fırsatlar. İnsanların çoğu bunların zaman kabı olduğunu düşüyor. Bence tam aksine EVS yapmak insanların hayatlarında yaşabilecekleri ender deneyimlerdendir. Burada bulunduğum için çok şanslı olduğumu düşünüyorum ve insanların böyle fırsatları değerlendirmeleri gerektiğine inanıyorum.