İlkyaz Koca-Almanya

Almanya’nın küçük ve sevimli kasabası Bad Harzburgda deneyim, macera, dostluk, kültür dolu 6 ay…

Bu fırsatı öğrendiğimde, hiç düşünmeden başvurulara başladım.  Geç kaldığım için 70’e yakın red cevabı aldım, yılmayıp başvurulara devam ettim ve azmimin sonunda hayata bakış açımı, yaşam biçimimi tamamen değiştiren bu deneyimin kapıları bana açıldı.

6    İlk gittiğimde herkes beni çok sıcak karşıladı, gittiğim günün gecesi adıma bir hoş geldin partisi verildi, tanıştık kaynaştık, başta ev arkadaşlarım olmak üzere herkes bana sevecenlikle yaklaştı. Orada kaldığım süreyi hayatımın beni en çok geliştiren ve değiştiren 6 ayı yapan şey, şüphesiz, kendim seçsem böylelerini seçemeyeceğim dünya tatlısı ev arkadaşlarımdı. İtalyan, İspanyol ve Finlandiyalı üç kızla geçirdiğim 6 ayda yarın yokmuşçasına yaşamı, dünya birmişçesine bir hayatı tattım. Çok eğlendik, çok şey öğrendik birbirimizden. Mutfaktaki dedikodu köşemiz, birlikte yaptığımız hafta sonu kaçamakları, kültür sohbetlerimiz, paylaştığımız onca görev ve ev işi, bizi bir aile haline getirdi. Makarnayı yoğurtla yediğim için başta bana akıl hastası muamalesi yapan İtalyan ve Finlandiyalı arkadaşlarım, 3. ayın sonunda makarnayı yoğurtsuz yemez oldu.Düşünün ne kadar etkilendik birbirimizden.

Bad Harzburgda geçen zamanımın dışında 6 ülke gezdim. Bunların dışında Almanya’nın altını üstüne getirdim, görmediğim yerini bırakmadım. Bu benim için oldukça büyük bir kazanımdı çünkü öncesinde İzmir Hatay’dan Konak’a bile zar zor giden, rutin olarak ters yönlere binen bir şahıstım. Bu arada yalnız seyahatlerimin hiç bir anında yalnız kalmadım. Teoride yalnız pratikte hep yeni arkadaşlarımlaydım. Yalnız gezerken insan çok daha fazla kişiyle tanışma imkanı buluyor. Dünya yardımsever ve arkadaş canlısı insanlarla doluymuş meğer, hiç aklına gelir miydi insanın?

818 yıllık hayatımda tanıdığım insan sayısından daha çok insanla tanışmış olmam muhtemel. Her gün, her an dünyanın dört bir tarafından yeni arkadaşlar edindim.

Almanya’da çocuklarla sanat ve spor üzerine çalıştığını bildiğim bu organizasyona gitmeden önce organizasyonun son dönemde yoğunlaştığı göçmen entegrasyonu üzerine olan çalışmalarından haberim dahi yoktu. Göçmenlerle geçirdiğim ilk zamanlarda kültür şokuna uğramama rağmen, zamanla buna alıştım, dil konuşmadan iletişim kurmayı deneyimledim ve bu tecrübenin bana çok şey kattığını söyleyebilirim.

Çocuklar için dans, tiyatro, spor, aşçılık vb. çeşitli alanlarda ders vermekle sorumlu olduğum akşamüstü kurslarında, bir çocuğun hayal gücünün ve yaşanmışlığının ne kadar da sanılanın ötesinde olabileceğini fark ettim ve bu miniklerden çok şey öğrendim.

1Anlatmadan geçemem, Almanya’daki maceramın belki de en renkli iki haftası, dünyanın dört bir yanından Almanya’ya AGH gönüllüsü olarak gelmiş 30 gençle birlikte katıldığımız her biri bir haftalık iki seminerde geçti. Gerçekten dünya insanı olduğumu ilk orada hissettim. Bu ufku açık, oldukça da çılgın insanlarla hem güldük gezdik, hem de kafa kafaya verip dünya sorunları, bunlara getirilebilecek çözümler, dünyamızı geliştirebilecek, iyileştirebilecek çıkış noktaları üzerinde konuştuk. Belki de bir daha hiç göremeyeceğim ama hiç de unutamayacağım yüzlerdir her biri.

Yaşadığım ana zorluk herkesin anadil seviyesinde Almanca konuşabiliyor olmasıydı. Öncesinde Almanca dersleri almış olmama rağmen sular seller gibi konuşup yapılan ince esprileri, iğnelemeleri anlayabilecek düzeyde değildim ve bu durumdaki tek kişinin ben olması kendimi bazen kötü hissettirdi. Ama bunu zamanla atlattım. Orada aldığım Almanca derslerinden çok, ev arkadaşlarımla muhabbetlerimiz Almancamı geliştirdi.

Arada çeşitli küçük sorunlarım da oldu, organizasyonumun özel problemlerinden ve bazen de benim deneyimsizliğimden kaynaklı, olayı yaşarken büyük olduğunu sandığım sorunlar. Ama iyi ki de olmuş diyorum. Olmasaydı bu dönem beni bu kadar geliştiremezdi.
Her şeyin sonunda, geriye dönüp baktıktan sonra gülümsemekten kendimi alamadığım, gitmeseymişim eksik yaşayacakmışım hayatımı dediğim, sadece 6 ayımı değerli kılmakla kalmayan, sonrasındaki hayatıma da sorgusuz çok yön vermiş ve vermeye devam edecek olan bambaşka bir dönem geçirdim. Çok şanslıyım ve bu şansı kendim yarattım, yılmayıp öğrenmeye, devam etmeye çalışarak. İşte bunun hazzı apayrı.
Tavsiye eder misin diyenlere, hiç düşünmeyin zaman kaybı, hemen başvurun derim. Nereye giderseniz gidin, kendinizi çok aşmış olarak döneceksiniz.

Başvuru döneminde bol şans dilerim!

Alles gute,
İlkyaz Koca